Kezban Selçuk
Köşe Yazarı
Kezban Selçuk
 

Bir anlamı olmalı..!

Sorgulamadan yaşanır mı sizce?  Hani “alabildiğine yaşa gitsin” dercesine… Yok olmaz, olmamalı da bence. İnsan bilmek isteyen bir varlıktır. İnsan bilmek istiyorsa istediği şey, henüz bilmediği bir şey olmalıdır. Öte yandan bilmek istediği şeyi de bilmesi icap etmez mi? Aksi takdirde bilmediği bir şeyi niye istesin?  Hayata yüklediğimiz anlamlar bizim umuda giden yolda en büyük rehberimizdir. Güneşi sadece ısıttığı için mi sever insan? Hayır tabi ki, karanlıkları aydınlığa çevirdiği için sever kimisi, kimisi için doğan güneş umut demektir, kimisi için ise güne enerjik başlamayı ifade eder.  Yani bir nesne olmaktan çıkmıştır artık, her bir insanın yüklediği anlamla farklı kalıplara bürünmüştür. Nasıl ve niçin? Kafasının içerisine dolan bu hayatı anlamlandırmaya çalışır insan. Bu, anlamlandırma çabası, aslında hayatın kendisidir. İnsan, hayatı istese de istemese de anlamlandırmak zorundadır. Çünkü insan düşüncesi, anlamlandırmaya dayalı çalışır.   Hayatın hiç bir anlamının olmadığını ve her şeyin anlamsız olduğunu söyleyen insanlar bile hayatı anlamlandırırlar. İnsan gün batımına baktığında gördüğü renk cümbüşünü, sevdiği bir müziğin o naif melodisini,  bir kadının ya da bir erkeğin gözlerindeki bakışı anlamlandırır. Bu sayede insan, hayatından bir haz alır. Aslında insana bahşedilen hayat, insana haz veren bir sanat gibidir ve insanın anlamlandırdığı şey bu sanatın ta kendisidir Sizin için hiç bir şeyin anlamının olmadığını düşünmeye çalışabilir misiniz?  Bu durumda kanser olmak ve ölmek üzere olmamızın hiç bir mahsuru olmazdı. Ya da çok sevdiğiniz birisi olmazdı hayatımızda. Gördüğünüz çirkin ve kötü şeyler matematikteki bir çıkarma işlemi,  güzellikler ise bir toplama işlemi kadar duygusuz ve anlamsız olurdu.  Acaba gerçekte her şey bu şekilde mi? İnsan olmasaydı da gökyüzünün maviliği bu kadar muhteşem miydi? Yoksa gökyüzünü muhteşem kılan insanın ona yüklediği anlam mıydı? Özetle her anlam, onu anlamlı kılan sahibinin aynasıdır… Velhasıl kelam dönelim günümüze Canım ülkem kısa bir süre önce verdiği oyu anlamlandırmak için büyük bir heyecan ve umutla sandık başına gitti.  18 yaşına basmış genci, 90’nından gün almış yaşlısı, orta yaşlısı, kadını, erkeği herkes tek yürek oldu demokrasinin bizlere sunduğu hak çerçevesinde özgür iradesini sandıkta yansıttı. Bu yıl geçen yıllara oranlar şahane bir katılım gerçekleşti. Sabah erken saatlerde bile sandıklar önünde uzun kuyruklar oluştu. Ben de 85 milyon içinde sade bir birey olarak oyumu kullandım. Sade bir bireyim ancak oyum tam aksine derin anlamlar, gizlenmemiş gün yüzüne çıkmak için çırpınan manalar yüklü. Makalemde de yazdığım gibi “Her anlam onu anlamlı kılan sahibinin aynasıdır”. Dolayısıyla benim anlam yüklediğim oyum da benim yansımamdır. Ben ne anlam mı yükledim oyuma ; Demokrasi rüzgarıyla masmavi göklerde eşsiz şekilde dalgalanan bayrağımı yükledim, Ötekileştirilmeyen birbiriyle kucaklaşan insanımı yükledim, Emeği yükledim, alın terini ekledim. Mazot, gübre fiyatını dert etmeden bereketli topraklarda üretim yapan çiftçimi yükledim. Aldığı maaşla evine gönül rahatlığıyla erzak götüren işçimi, memurumu, emekliliğinin tadını çıkaran emeklimi, umudunu kaybetmeden yarına güvenle bakan gencimi ekledim. İtibarsızlaştırılan askerimi, doktorumu ve öğretmenimi yükledim. Şiddetin hiçbir şeklinin var olmadığı aydınlık refah ülkemi yükledim. Ben oyuma dolar karşısında yeniden değer kazanan Türk liramı, sıfırlanan enflasyonumu, açık vermeyen dış ticaretimi yükledim. Kalemini özgürce kullanan basınımı, kararlarının arkasında korkmadan durabilen yargı mensuplarımı, Jop ve biber gazı kullanmayan, toplumun nabzını doğru tutan saygın polisimi yükledim. Tercihleri nedeniyle yargılanmayan insanımı, sanatına saygı duyulan sanatçımı yükledim. Halka inebilen, halkın oyuyla bir yerlerde olduğunun bilincinde olan, konuşma üslubuna  sahip siyasimi, ülkesi için üretmekten korkmayan bilim insanımı yükledim. Ben oyuma; üreten, kalkınan, uluslararası arenada örnek gösterilen ülkemi yükledim  Rant uğruna yabancılara peşkeş çekilmeyen vatan topraklarımı, imar affına uğramayan arazilerimi, güvenle yükselen inşaatlarımı, saygın müteahhitlerimi yükledim. Ben oyuma barışı yükledim, mutluluğu yükledim. Kısacası ben oyuma düşlediğim ülkemi yükledim. Unutmayın!  Hayata yüklediğimiz anlamlar bizim umuda giden yolda en büyük rehberimizdir.  İnsan anlamlandırarak ilim sahibi olur, sanatkar olur, mucit olur ve çok değerli ya da çok değersiz olur. Varlığınızı değerli kılan tercihlerinizdir. KEZBAN SELÇUK
Ekleme Tarihi: 16 Mayıs 2023 - Salı

Bir anlamı olmalı..!

Sorgulamadan yaşanır mı sizce?  Hani “alabildiğine yaşa gitsin” dercesine…
Yok olmaz, olmamalı da bence. İnsan bilmek isteyen bir varlıktır. İnsan bilmek istiyorsa istediği şey, henüz bilmediği bir şey olmalıdır. Öte yandan bilmek istediği şeyi de bilmesi icap etmez mi? Aksi takdirde bilmediği bir şeyi niye istesin? 
Hayata yüklediğimiz anlamlar bizim umuda giden yolda en büyük rehberimizdir. Güneşi sadece ısıttığı için mi sever insan? Hayır tabi ki, karanlıkları aydınlığa çevirdiği için sever kimisi, kimisi için doğan güneş umut demektir, kimisi için ise güne enerjik başlamayı ifade eder.  Yani bir nesne olmaktan çıkmıştır artık, her bir insanın yüklediği anlamla farklı kalıplara bürünmüştür.
Nasıl ve niçin? Kafasının içerisine dolan bu hayatı anlamlandırmaya çalışır insan. Bu, anlamlandırma çabası, aslında hayatın kendisidir. İnsan, hayatı istese de istemese de anlamlandırmak zorundadır. Çünkü insan düşüncesi, anlamlandırmaya dayalı çalışır.  
Hayatın hiç bir anlamının olmadığını ve her şeyin anlamsız olduğunu söyleyen insanlar bile hayatı anlamlandırırlar. İnsan gün batımına baktığında gördüğü renk cümbüşünü, sevdiği bir müziğin o naif melodisini,  bir kadının ya da bir erkeğin gözlerindeki bakışı anlamlandırır. Bu sayede insan, hayatından bir haz alır. Aslında insana bahşedilen hayat, insana haz veren bir sanat gibidir ve insanın anlamlandırdığı şey bu sanatın ta kendisidir
Sizin için hiç bir şeyin anlamının olmadığını düşünmeye çalışabilir misiniz?  Bu durumda kanser olmak ve ölmek üzere olmamızın hiç bir mahsuru olmazdı. Ya da çok sevdiğiniz birisi olmazdı hayatımızda. Gördüğünüz çirkin ve kötü şeyler matematikteki bir çıkarma işlemi,  güzellikler ise bir toplama işlemi kadar duygusuz ve anlamsız olurdu.  Acaba gerçekte her şey bu şekilde mi? İnsan olmasaydı da gökyüzünün maviliği bu kadar muhteşem miydi? Yoksa gökyüzünü muhteşem kılan insanın ona yüklediği anlam mıydı?
Özetle her anlam, onu anlamlı kılan sahibinin aynasıdır…
Velhasıl kelam dönelim günümüze
Canım ülkem kısa bir süre önce verdiği oyu anlamlandırmak için büyük bir heyecan ve umutla sandık başına gitti. 
18 yaşına basmış genci, 90’nından gün almış yaşlısı, orta yaşlısı, kadını, erkeği herkes tek yürek oldu demokrasinin bizlere sunduğu hak çerçevesinde özgür iradesini sandıkta yansıttı.
Bu yıl geçen yıllara oranlar şahane bir katılım gerçekleşti. Sabah erken saatlerde bile sandıklar önünde uzun kuyruklar oluştu.
Ben de 85 milyon içinde sade bir birey olarak oyumu kullandım. Sade bir bireyim ancak oyum tam aksine derin anlamlar, gizlenmemiş gün yüzüne çıkmak için çırpınan manalar yüklü.
Makalemde de yazdığım gibi “Her anlam onu anlamlı kılan sahibinin aynasıdır”. Dolayısıyla benim anlam yüklediğim oyum da benim yansımamdır.
Ben ne anlam mı yükledim oyuma ;
Demokrasi rüzgarıyla masmavi göklerde eşsiz şekilde dalgalanan bayrağımı yükledim,
Ötekileştirilmeyen birbiriyle kucaklaşan insanımı yükledim,
Emeği yükledim, alın terini ekledim.
Mazot, gübre fiyatını dert etmeden bereketli topraklarda üretim yapan çiftçimi yükledim.
Aldığı maaşla evine gönül rahatlığıyla erzak götüren işçimi, memurumu, emekliliğinin tadını çıkaran emeklimi, umudunu kaybetmeden yarına güvenle bakan gencimi ekledim.
İtibarsızlaştırılan askerimi, doktorumu ve öğretmenimi yükledim.
Şiddetin hiçbir şeklinin var olmadığı aydınlık refah ülkemi yükledim.
Ben oyuma dolar karşısında yeniden değer kazanan Türk liramı, sıfırlanan enflasyonumu, açık vermeyen dış ticaretimi yükledim.
Kalemini özgürce kullanan basınımı, kararlarının arkasında korkmadan durabilen yargı mensuplarımı, Jop ve biber gazı kullanmayan, toplumun nabzını doğru tutan saygın polisimi yükledim.
Tercihleri nedeniyle yargılanmayan insanımı, sanatına saygı duyulan sanatçımı yükledim.
Halka inebilen, halkın oyuyla bir yerlerde olduğunun bilincinde olan, konuşma üslubuna  sahip siyasimi, ülkesi için üretmekten korkmayan bilim insanımı yükledim.
Ben oyuma; üreten, kalkınan, uluslararası arenada örnek gösterilen ülkemi yükledim 
Rant uğruna yabancılara peşkeş çekilmeyen vatan topraklarımı, imar affına uğramayan arazilerimi, güvenle yükselen inşaatlarımı, saygın müteahhitlerimi yükledim.
Ben oyuma barışı yükledim, mutluluğu yükledim.
Kısacası ben oyuma düşlediğim ülkemi yükledim.
Unutmayın! 
Hayata yüklediğimiz anlamlar bizim umuda giden yolda en büyük rehberimizdir.  İnsan anlamlandırarak ilim sahibi olur, sanatkar olur, mucit olur ve çok değerli ya da çok değersiz olur.
Varlığınızı değerli kılan tercihlerinizdir.

KEZBAN SELÇUK

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sokeolay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.