Sabih Güzel
Köşe Yazarı
Sabih Güzel
 

SADECE SÖKE'DE Mİ VAR?

Yaşadığımız çağ teknoloji çağı. Fakat yine de eskiye özlem içimizden hiç gitmiyor. Eskiye derken doğal yaşamaktan bahsediyorum. Bu özlem duygusu aslında hepimizde var. Fırsatını buldukça göl ve deniz kenarlarına hatta dağlara gidiyor bazen yalnız, bazen de ailemizle oralarda zaman geçiriyoruz. Doğanın bağrında tüm sorunları unutup beynimizi dinlendiriyor ve zindelik kazanıyoruz. Dalları ve yaprakları sallayan rüzgarın sesi, yavaşça kıyıları döven minik dalgaların çıkardığı ses, birbirlerine kur yapan ya da şarkı söyleyen kuşların ötüşleri bize huzur verir. Hafta içi yaşadığımız sorunları, dertleri bu doğal ortamda unuturuz. Eğer yanımızda sevdiğimiz de varsa o gün bizim için unutulmaz bir gün olur. Hayaller kurulur, gelecekle ilgili planlar yapılır. Bazen de sessizce o an yaşanır. Anı yaşamak, yaşayabilmek, yaşamın keyfine varmak çoğunlukla bizi mutlu eder. Zaman geçer, gün biter ve biz yine günümüze döneriz. Şehir gürültüsü insanları olumsuz olarak etkileyen olayların başında gelir. Yoğun akan trafik, korna sesleri, insanların bağırarak konuşmaları (yolda telefonla konuşanlardan söz ediyorum) sinirlerimizi yıpratır ve agresifleşiriz. Sağlıklı düşünemez, bize söylenen sözleri yanlış anlar ve hem kendimize hem de yanımızdakilere zarar verebiliriz. Gürültü, depresyona sebep olan bir etkendir. Günümüzde depresyon hastalığının artmış olması, anksiyete  ve sakinleştirici ilaç kullanımı da artırmıştır. Sağlık bakanlığı verilerine göre ülkemizde her 10 kişiden 1'i antidepresan ilaç kullanmaktadır. Gazete ve televizyon haberlerinde son zamanlarda incir çekirdeğini doldurmayan olaylar neticesinde insanların birbirine zarar verdiğini okumakta ya da görmekteyiz. "Korna çaldın", "yol vermedin", "bana ters baktın" gibi düşüncelerle insanlar birbirine girmekte hatta katliam gibi olaylar yaşanmaktadır. Elbette depresyonun tüm sebeplerini ortadan kaldıramayız ama bazılarını önleyebiliriz. Bunların başında gürültü geliyor. Hafta sonu geldi ve siz dinlenmeyi düşünüyorsunuz. Hafta boyu evinizi özlediğiniz için hafta sonunuzu da evinizde televizyon izleyerek, hoşlandığınız müziği dinleyerek, kitap okuyarak, balkondaki çiçeklerinizle ilgilenerek geçirmeyi ve hem bedensel hem de düşünsel olarak dinlenmeyi düşünüyorsunuz. Elinize tavşan kanı bir çay alıp balkona çıkıyorsunuz, tam sandalyenize oturmuşken önünüzden geçen kamyonetin cızırtılı hoparlöründen anlaşılmaz bir bağırtı duyuyorsunuz. Bağırtı diyorum çünkü konuşanın ne dediği pek anlaşılmıyor. Sadece kamyonetin üzerindeki eski eşyalardan geçenin hurdacı olduğunu anlıyorsunuz. Bir an gezdiğiniz köy ve kasabaların girişlerindeki "Satıcı ve hurdacı giremez" tabelaları gözünüzün önüne geliyor. Sadece tabelalar değil oralarda hurdacılara da rastlamamışsınızdır. Bu Söke'nin kaderi mi diye düşünmekte haklısınız. Bu hurdacılar sadece Söke de mi var? Hafta sonları hoparlörlerden çıkan bu anlaşılmaz sesler sadece Söke de mi duyulmak zorunda. Cızırtılı ve anlaşılmaz ses bir süre devam ediyor ve kayboluyor. Tam siz yine sakin ortamınıza dönecekken başka bir hurdacı daha geliyor. Bu araçtaki bağırma şekli stereo. Hoparlörden gelen sesten sonra kasa üzerindeki genç söyleneni tercüme eder gibi bağırarak tekrarlıyor. Belki fark etmiyorsunuz ama sinirleriniz bozulmaya başlıyor. Tam o ses de kaybolmuşken birden ortalığı davul zurna ve korna sesleri kaplıyor. Eyvah, mahallede düğün var. Gündüz başlayan müzik gecenin sessizliğinde sizin için dayanılmaz olabilir. Sadece düğün alanından duyulması gereken müziği gece bir kaç km. den duyabilirsiniz. Bir de çalınan parçalar sizin müzik anlayışınıza uymuyorsa o akşam size işkence olacaktır. Ve sonunda olan oluyor gürültü sizi esir alıyor. Dinlenme düşüncenizin ve hayallerinizin yerini başka düşünceler alıyor. Sinirleniyor, agresifleşiyor ve saldırganlaşıyorsunuz. Bundan da nasibini size en yakın kişiler yani evdekiler alıyor. Sizin isteminiz dışında ev huzurunuz kaçıyor ve mutluluğunuz bozuluyor. Ertesi gün siz de hastanenin yolunu tutuyorsunuz. Şunu unutmayalım, gürültü sağlığımızı bozar. Ne kadar az gürültü yaparsak çevremizdeki kişilere karşı o kadar saygılı ve duyarlı davranmış oluruz. Trafikte korna çalmamaya, sokakta bağırarak telefonla konuşmamaya özen gösterelim. Gürültü yapmadığınız zaman kendinizi rüzgar sesini, kuş cıvıltılarını duyuyor gibi hissedeceksiniz. Daha dingin ve daha mutlu olacaksınız. Araba hoparlörlerinden gelen seslere ve kalkıştaki uçak sesinden daha yüksek desibele sahip müziğe çözümü de yöneticilerimiz kesinlikle bulacaktır. Çünkü onlar daha iyi bir Söke düşüncesiyle o koltuklara oturdular. Sökeliyiz, Söke de yaşıyoruz, Söke de yaşayacağız. Başka Söke yok. İki hafta sonra bir başka "GÜZEL'CE"de buluşmak üzere, hoşça kalın.. SABİH GÜZEL
Ekleme Tarihi: 12 Ekim 2022 - Çarşamba

SADECE SÖKE'DE Mİ VAR?

Yaşadığımız çağ teknoloji çağı. Fakat yine de eskiye özlem içimizden hiç gitmiyor. Eskiye derken doğal yaşamaktan bahsediyorum. Bu özlem duygusu aslında hepimizde var. Fırsatını buldukça göl ve deniz kenarlarına hatta dağlara gidiyor bazen yalnız, bazen de ailemizle oralarda zaman geçiriyoruz. Doğanın bağrında tüm sorunları unutup beynimizi dinlendiriyor ve zindelik kazanıyoruz. Dalları ve yaprakları sallayan rüzgarın sesi, yavaşça kıyıları döven minik dalgaların çıkardığı ses, birbirlerine kur yapan ya da şarkı söyleyen kuşların ötüşleri bize huzur verir. Hafta içi yaşadığımız sorunları, dertleri bu doğal ortamda unuturuz. Eğer yanımızda sevdiğimiz de varsa o gün bizim için unutulmaz bir gün olur. Hayaller kurulur, gelecekle ilgili planlar yapılır. Bazen de sessizce o an yaşanır. Anı yaşamak, yaşayabilmek, yaşamın keyfine varmak çoğunlukla bizi mutlu eder. Zaman geçer, gün biter ve biz yine günümüze döneriz. Şehir gürültüsü insanları olumsuz olarak etkileyen olayların başında gelir. Yoğun akan trafik, korna sesleri, insanların bağırarak konuşmaları (yolda telefonla konuşanlardan söz ediyorum) sinirlerimizi yıpratır ve agresifleşiriz. Sağlıklı düşünemez, bize söylenen sözleri yanlış anlar ve hem kendimize hem de yanımızdakilere zarar verebiliriz. Gürültü, depresyona sebep olan bir etkendir. Günümüzde depresyon hastalığının artmış olması, anksiyete  ve sakinleştirici ilaç kullanımı da artırmıştır. Sağlık bakanlığı verilerine göre ülkemizde her 10 kişiden 1'i antidepresan ilaç kullanmaktadır. Gazete ve televizyon haberlerinde son zamanlarda incir çekirdeğini doldurmayan olaylar neticesinde insanların birbirine zarar verdiğini okumakta ya da görmekteyiz. "Korna çaldın", "yol vermedin", "bana ters baktın" gibi düşüncelerle insanlar birbirine girmekte hatta katliam gibi olaylar yaşanmaktadır. Elbette depresyonun tüm sebeplerini ortadan kaldıramayız ama bazılarını önleyebiliriz. Bunların başında gürültü geliyor. Hafta sonu geldi ve siz dinlenmeyi düşünüyorsunuz. Hafta boyu evinizi özlediğiniz için hafta sonunuzu da evinizde televizyon izleyerek, hoşlandığınız müziği dinleyerek, kitap okuyarak, balkondaki çiçeklerinizle ilgilenerek geçirmeyi ve hem bedensel hem de düşünsel olarak dinlenmeyi düşünüyorsunuz. Elinize tavşan kanı bir çay alıp balkona çıkıyorsunuz, tam sandalyenize oturmuşken önünüzden geçen kamyonetin cızırtılı hoparlöründen anlaşılmaz bir bağırtı duyuyorsunuz. Bağırtı diyorum çünkü konuşanın ne dediği pek anlaşılmıyor. Sadece kamyonetin üzerindeki eski eşyalardan geçenin hurdacı olduğunu anlıyorsunuz. Bir an gezdiğiniz köy ve kasabaların girişlerindeki "Satıcı ve hurdacı giremez" tabelaları gözünüzün önüne geliyor. Sadece tabelalar değil oralarda hurdacılara da rastlamamışsınızdır. Bu Söke'nin kaderi mi diye düşünmekte haklısınız. Bu hurdacılar sadece Söke de mi var? Hafta sonları hoparlörlerden çıkan bu anlaşılmaz sesler sadece Söke de mi duyulmak zorunda. Cızırtılı ve anlaşılmaz ses bir süre devam ediyor ve kayboluyor. Tam siz yine sakin ortamınıza dönecekken başka bir hurdacı daha geliyor. Bu araçtaki bağırma şekli stereo. Hoparlörden gelen sesten sonra kasa üzerindeki genç söyleneni tercüme eder gibi bağırarak tekrarlıyor. Belki fark etmiyorsunuz ama sinirleriniz bozulmaya başlıyor. Tam o ses de kaybolmuşken birden ortalığı davul zurna ve korna sesleri kaplıyor. Eyvah, mahallede düğün var. Gündüz başlayan müzik gecenin sessizliğinde sizin için dayanılmaz olabilir. Sadece düğün alanından duyulması gereken müziği gece bir kaç km. den duyabilirsiniz. Bir de çalınan parçalar sizin müzik anlayışınıza uymuyorsa o akşam size işkence olacaktır. Ve sonunda olan oluyor gürültü sizi esir alıyor. Dinlenme düşüncenizin ve hayallerinizin yerini başka düşünceler alıyor. Sinirleniyor, agresifleşiyor ve saldırganlaşıyorsunuz. Bundan da nasibini size en yakın kişiler yani evdekiler alıyor. Sizin isteminiz dışında ev huzurunuz kaçıyor ve mutluluğunuz bozuluyor. Ertesi gün siz de hastanenin yolunu tutuyorsunuz. Şunu unutmayalım, gürültü sağlığımızı bozar. Ne kadar az gürültü yaparsak çevremizdeki kişilere karşı o kadar saygılı ve duyarlı davranmış oluruz. Trafikte korna çalmamaya, sokakta bağırarak telefonla konuşmamaya özen gösterelim. Gürültü yapmadığınız zaman kendinizi rüzgar sesini, kuş cıvıltılarını duyuyor gibi hissedeceksiniz. Daha dingin ve daha mutlu olacaksınız. Araba hoparlörlerinden gelen seslere ve kalkıştaki uçak sesinden daha yüksek desibele sahip müziğe çözümü de yöneticilerimiz kesinlikle bulacaktır. Çünkü onlar daha iyi bir Söke düşüncesiyle o koltuklara oturdular. Sökeliyiz, Söke de yaşıyoruz, Söke de yaşayacağız. Başka Söke yok. İki hafta sonra bir başka "GÜZEL'CE"de buluşmak üzere, hoşça kalın.. SABİH GÜZEL

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sokeolay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.