Organize sanayinin kente gelmesiyle birlikte Söke, çok komplike bir sorunla baş başa kaldı. Bu kentin insanları, havanın bu kadar kötü olacağını ve kokacağını; yer altı kaynak sularının azalacağını ve kirleneceğini; topraklarının zehirlenip çoraklaşacağını hayal edemezdi.
Oysa kendilerine verilen vaatler iş ve aş olacak, kentin refahı yükselecekti. Ancak kimse bugünden bahsetmedi. Kente sürekli yalan söylendi.
Bugün gelinen noktada, Sofular Kırsal Mahallesi’nde kurulmak istenen bu tesis, bölgeyi zehire boğacağı gibi yer altı sularına da ciddi zarar verecektir. Zirai ilaçlamadan uzak, kendince korunmuş olan bu bölge de yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Sekiz bin yıllık bir yaşam alanı olan bu kadim coğrafya, onlarca medeniyete yurt olmuşken böyle bir sonu öngörmemişti. Bugün gelinen noktada, kentin tüm paydaşları bu durumda yek vücut olmak ve yapılmak istenen bu tesise karşı çıkmak zorundadır.
Unutulmamalıdır ki bu kentin alacağı karar, kentin geleceğini belirleyecektir. Olası bir depremde kentin yeniden kurulup yaşamına devam edebileceği kara parçası Latmos’tur.
Tekrar ediyorum; başta Söke Belediyesi olmak üzere tüm siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, meslek odaları ve sendikalar bugün bu yapıya, bu tesise karşı çıkmalıdır. Bu olay bir turnusol kâğıdı görevi görecek ve bize kimin kiminle olduğunu gösterecektir.
Bu kadim coğrafya bizim yaşam alanımızdır. Bunu kimse unutmasın. Gök Tanrısı ve Ay Tanrısı bu toprakları bize emanet etti. Biz de bu emaneti gelecek kuşaklara tertemiz bir şekilde aktarmalıyız.
TURGUT TÜRKOĞLU
